İlk Çalışmalar Kavaklar Soyutlananlar Dönüşüm Ödüllü Baskıresimler
Biyografi Ödüller Üyesi Olduğu Dernekler Seçilmiş Juri Üyelikleri
Kişisel Yurtdışı Yurtiçi Yarışmalı
Yayımlanmış Yazılar Kitap ve Kitap içi Bölüm Yazarlığı Editörlükler Söyleşiler Hakkında Kişisel Sergi Katalogları Radyo ve TV Programları
Geri Dön

Hakkında

 DUYUMSANMIŞ BİR ESTETİĞİN DOĞA PARÇALARI

Atilla Atar
Sanatında Devinim ve Dönüşümün Belleği

Ümit Gezgin (Sanat Eleştirmeni)

Litografi gibi zor bir tekniği kendi özgün estetiğinin üslup bütünlüğü içindeki alanına üst düzey bir kimlik açılımıyla yerleştiren Atilla Atar; salt doğaya, daha doğrusu gerçekliğe olan mesafeli estetik önceliğiyle değil, onun yanında, dönüştürücü ve açılım kazandıran bir devinim yaratıcı gücüyle de kendisini yeniden konumlandırıyor. Doğa; bir saklı benliğin sınırsız gizemini barındırıyor onun için. Dahası benliğin doğayla bütünleşen, ayrışan ve devinime eşlik eden parçalarının peşinde sanatçı. Bu parçaları hem bütünleştiriyor, hem de sonsuzcasına onları ayrıştırmanın izini sürüyor. Bu yönüyle çelişik, iç içe geçmiş ve estetik var olanı yeniden tanımlayan bir boyutu var onun sanatının.

Parça bütün, sıcak soğuk, dikey yatay form ve renk alaşımlarını bütünün bir kesiti olarak alıp değerlendiren ve estetikte aynı zamanda bir “denge”yi de önceleyen atar resmi, görsel olanla düşünsel olan arasındaki ince çizgiyi de sorgulayan bir yaklaşıma sahip. Adeta o doğadaki saklı bilinci, estetik bilinci arıyor. Dengeye kavuşturarak o noktaya varmaya gayret sarfediyor.

Her zaman bir estetik denge oluşturmasa bile, onun arayışçı yönü, keşifçi mantığı sanki saklı bir dengeyi, ritim duygusu yüksek bir görsel estetikle yakalamaya çalışıyor. O soyutun büyük ve orijinal kaynağı doğayı alabildiğine özgür bir istencin çeperlerinden yeniden yeniden okuyor.

Mutlak devinim sanatçı için renklerin, biçimlerin, boşluk ve dolulukların anlamlı bir bütüne eriştirildiği ve giderek de sanatçı açılımını mutlak kıldığı bir “devinim estetiği” olarak duruyor karşımızda adeta. Bu devinim estetiği verili olanı değil, düşünsel bir tasarımı gerçekleştirmek istiyor sürekli. Bu düşünsel tasarım, yaratıcı ben’in doğada olabilen, ama aslında sonsuzu arayan bir görsel tasarım boyutunda ortaya çıkıyor.
Bazen doğa, bazen kent, bazen bir yıkımın bin bir kaotik görüntüsü olarak, ama aslında hiç biri olmayan bir estetik düşünsel tasarım olarak tüm Atilla Atar estetiği bize saklı bilincin kendini estetik suje olarak tasarımlaması şeklinde görünüyor. Bu suje var olanla yetinmeyen, yeni ve sonsuz arayışların peşinde koşan bir duyumsama estetiğine sahip. Merak ve algıları taze, kendini deşifre etmekten hoşlanıyor ve ironi de bu yüzden zaman zaman bir saklı kimlik olarak bütün çalışmalara yansıyabiliyor.

Hayat, söylence, geçmiş ve birikim; kısacası insanla ilgili olgular da sanatçının estetik beslenme kaynaklarından. Birikime dayanan bir sanata inanıyor o, bilginin ve birikimin yaratıcı bir estetiği doğuracağının, hiç değilse tekrara düşmeyen bir yenileşme bilincini diri tutacağının ayırdında sanatçı. Bu bilinç her çalışmasında özgün bir arayış, üslup bütünlüğü içinde yeni yol alışlar, kapılar ve maceralar açıyor sanatçının önüne.

Onun sanatı salt teknikle, bir teknik beceriyle izah edilebilecek bir sanat değil. Sanatçıda estetik bir yeni biçim yaratma gücü var. Düşünselliği var eden bir estetik, bir görsel kompozisyon oluşturma iradesi, giderek düşünceyle ruhu bütünleştiren, tüm bunları birikimin süzgecinden geçirerek görselliğe taşıyabilen özgün açılım. Adım adım ilerleyen sabırlı bir arkeolog yaklaşımı. Bu noktada estetiğin, görsel olanın, doğanın ve insanın estetik bir arkeolojisini de yaptığı pekala söylenebilir onun. Sabrı, titizliği, merakı ve düşünsel ilgisi, teknik düzey ve kapasitesiyle buluştuğu oranda zaten bunu çoktan var edecek güce ve birikime dönüşüyor.

Zor bir tekniği kendine özgü çizginin boyutlarında çok iyi değerlendiren, tekniğin imkanlarını aşarak kendini gerçekleştirebilen bir sanatçı Atilla Atar. Tekniğe sığınmadan kendini, yaratıcı bilincini yeniden var ederken, tekniği sadece araç, aracı bir unsur olarak kullanan güçlü bir sanatçı Atar. Son çalışmaları da bütün bu yeniden var ediciliğin bütün özel ve nitelikli özgün estetik derinliğini taşıyor, dahası görsel sınırları zorlayan bir devinim estetiğine dönüşüyor.

Sonuç olarak Atilla Atar kendine doğru yol alan bir doğa arkeolojisinin estetiğini özgün bir biçim-biçem diliyle ortaya koyuyor. Bu estetik temellendirim, dönüşüm, devinim ve parçalanma gibi kavramlarla izah da edilebilecek evrensel, insanla ilgili olguları kapsayarak varlık kazanıyor ki; bu da onun sanatını derin bir evrensel kimliğin gerçek düşünsel olarak görmemize neden oluyor.

Atilla Atar Baskıresim Sergisi, HALKBANK Sanat Galerisi Kataloğu. 18 Mart- 12 Nisan 2003.